Eskimeyen Hastalık Verem(tüberküloz)
Robert Koch tarafından M. tuberculosis basilinin keşfedildiği ve hastalığın teşhis ve tedavisinin yolunu açan 24 Mart 1882 gününe ithafen her yıl 24 Mart ''Dünya Tüberküloz Günü” olarak anılmaktadır.
Verem(tüberküloz) insanlık tarihinin bilinen en eski hastalıklarından biri olup, hastalık yapma ve ölüm oranı yüksek, yavaş, sinsi gelişen kronik bir hastalıktır . Dünyadaki ölüm nedenleri sıralamasında ilk on içerisindedir. Her geçen gün yeni vakaların sayısı da artmaktadır. Şu anda dünyada iki milyar insanın, yani dünya nüfusunun üçte birinin verem mikrobu ile enfekte olduğu tahmin edilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre dünyada her yıl yaklaşık dokuz milyon yeni veremli hastanın ortaya çıktığı ve 1.7 milyon kişinin verem nedeniyle öldüğü tahmin edilmektedir. Türkiye’de ise verem, geçen yüzyılın ilk yarısında büyük bir salgın yapmış ve bir numaralı ölüm sebebi haline gelmiştir. Türkiye’de her yıl yaklaşık 18.000 verem hastası tedavi edilmekte, dünyada ise her gün yaklaşık beş bin kişinin verem’den öldüğü tahmin edilmektedir. Hastalığın daha uzun yıllar dünya ve ülkemiz için tehdit oluşturacağı düşünülmektedir . Özellikle Türkiye dışı doğumluların(Suriye, Türkmenistan, Irak, Azerbeycan…) ülkemizdeki veremli vaka sayısını özelliklede ilaca dirençli vaka sayısını artırdığı tespit edilmiştir.
Verem nedeni olan mikrop, ısıya, ışığa, kuruluğa ve alkole dayanıksızdır. İnsana solunum yoluyla bulaşır. Bulaşın en önemli kaynağı mikrop çıkaran hastalardır. Hastaların konuşması, öksürmesi ve hapşırması sırasında ortama içinde mikroplar bulunan binlerce damlacık saçılmaktadır. Her bir damlacığın içinde 3-10 mikrop bulunur ve aynı havayı soluyan bireyler, havada asılı bulunan damlacıkları içlerine çekerler. Bu mikrobun akciğerdeki havayollarının sonuna kadar ulaşması çaplarının büyük olamasından dolayı zordur. Bu nedenle büyük bir kısmı üst hava yollarının lokal koruyucu mekanizmaları tarafından tutulur. Damlacıkların sadece %6’sı akciğer dokusuna ulaşır ve enfeksiyon oluşturur. Verem mikrobu vücudun farklı bölgelerini etkiler. Tüm verem olgularının %85’ini akciğer tüberkülozu, kalan %15’ini akciğer dışı tüberküloz olguları oluşturmaktadır. Enfeksiyonun başlangıcında mikrop; kemikler, lenf nodları ya da beyin gibi vücudun bazı kısımlarına kan yoluyla taşınabilir. Akciğer vereminin’nin tipik belirtileri; kronik öksürük, kilo kaybı, aralıklı ateş, gece terlemesi ve kanlı balgamdır. Aralıklı ateş, kilo kaybı ve açıklanamayan diğer belirtiler olası hastalığı işaret etmektedir. Ancak, hastalığın bulunmadığı sessiz verem ’de herhangi bir belirti görülmez. Verem tanısının koyulmasında birçok yöntem bulunmaktadır. Kesin tanı balgam veya diğer örneklerden (akciğer zarı ve vucud sıvılarından, vb.) alınan kültür aracılığıyla koyulur. Tüberkülin Deri Testi (PPD) ve interferon-gama testleri (IGTs) kişinin verem mikrobuna maruz kalıp kalmadığını ve sessiz enfeksiyon döneminde olup olmadığını gösterir. Ancak PPD’nin pozitif olması bireyin enfekte olduğu anlamına gelmez.
Diyaliz Hastaları bozulmuş bağışıklık sistemi nedeniyle verem için riskli bir gruptur. Verem sıklığı diyaliz hastalarında normal popülasyona göre ortalama on kat fazladır. Akciğer dışı organ tutulumu dört kat daha sık görülmektedir.
Yayın Tarihi:23/03/2021
Dr.Gürkan Yurteri
Whatsapp hattımızdan müşteri temsilcimiz ile görüşebilir hizmetlerimiz hakkında bilgi alabilirsiniz.