Amerikan böbrek bilgi sistemi kayıtlarına göre diyalize geri dönen yada tekrar nakil olan hastaların oranı kadavra nakillerinde %4.7 ,canlıdan nakillerde %1.8 olarak görülmektedir.
Nakilli böbreğini kaybedip diyalize dönen hastaların hem hastalık hemde ölüm riski belirgin şekilde artmıştır. Nakilli böbreği iyi çalışan hastalarda ölüm riski en az, bekleme listesindeki hastalarda yılda %8.2 , nakil sonrası tekrar diyalize dönen hastalarda yılda %17,9 a çıkmaktadır. Bu hastalarda enfazla ölüm nedenini %36 ile kalp hastalıkları oluşturmakla birlikte ikinci en önemli neden %17 ile infeksiyondur .
Tekrar diyalize dönen hastalarda kansızlık daha sık görülmekte ve tedaviye direnç göstermektedir. Ayrıca kanser görülme riski daha yüksek saptanmıştır.
Son dönem kronik böbrek yetmezliği hasta sayısı ülkemizde hızla artmaktadır. Ülkemizde yapılan araştırmalarda 2010 yılında 60.000 civarında olan sayının yaklaşık yıllık %11 artışla 2016 yılında 100.000'e ulaşacağı tahmin edilmektedir. Amerika Birleşik Devletleri Renal Data Sistem uluslararası raporlarında son dönem kronik böbrek yetmezliği 2007 yılı yeni vaka insidensi milyon nüfus için Taiwan'da 415, Meksika'da 372, A.B.D'de 361, Türkiye'de 229 olarak bildirilmiştir. Türkiye verileri dünyada ilk 6'ya girmektedir.
Ülkemizde 2010 yılında 32 civarında böbrek nakli yapan merkez vardır. Böbrek transplantasyonu yapılan hasta sayısı 2002 yılında 550 iken 2008'de 1665'e yükselmiştir. Ancak kadavradan böbrek transplantasyonu yaptırmak için bekleme listesinde 14.000 civarında hasta kayıtlıdır. 2009 Amerika Birleşik Devletleri Renal Data Sistem raporlarına göre 2007 yılında 17513 böbrek transplantasyonu yapıldığı ve 2007 sonunda bekleme listesinde 72000 hasta olduğu rapor edilmiştir. Yani bekleme listesindeki hasta sayısının ¼'ü kadar hastaya transplantasyon yapılabilmiştir. Oysaki ülkemizde bu oran yaklaşık 1/7'dir; yani ülkemizde böbrek transplantasyonu yapılması yetersiz sayılardadır. Bu sonuç 2009 yılı Amerika Birleşik Devletleri Renal Data Sistem uluslararası karşılaştırma raporlarında da gözler önüne serilmiştir. Bu rapora göre transplant oranları, milyon nüfus için Meksika'da 59.3, A.B.D'de 58.1, Norveç'te 55, Hollanda'da 50.7, İspanya'da 47.3, Türkiye'de 18.6'dır.
Türk Nefroloji Derneği kayıt bilgilerinde 2008 yılında böbrek transplantasyonu yapılmış hastalarda akut rejeksiyon oranının %15.9 olduğu bildirilmiştir. Amerika Birleşik Devletleri Renal Data Sistem raporlarına göre 2006 yılında Transplantasyon sonrası ilk yıl akut rejeksiyonun kadavra alıcılarda %12, canlı alıcılarda %10 olduğu bildirilmiştir. Türkiye'de 2008 yılında renal translantasyon yapılanlarda 1. yılın sonunda serum kreatinin düzeyleri 2 mg/dL olanlar %13, diyalize dönen %4.3, retransplantasyon %0.5 ve mortalite %2.3 olarak rapor edilmiştir. Yani böbrek graft disfonksiyonu en az %17.5'dir. Amerika Birleşik Devletlerinde 2007'de yapılmış transplantlarda böbrek yetmezliği oluşması %5.1, yeniden diyalize başlama %4.1 olarak rapor edilmiştir. Bu sonuçlardan, ülkemizde akut rejeksiyon ve böbrek graft yetersizliği oranlarının yüksek olduğu görülmektedir.
Bu sonuç, Amerika Birleşik Devletleri 2009 yılı Renal Data raporlarının uluslararası karşılaştırmalarında da görülmektedir. Fonksiyone eden renal allograft prevalans oranları milyon nüfus için 2007'de A.B.D.'de 526, Norveç'te 551 ve Türkiye'de 80 olarak rapor edilmiştir. Türkiye'den daha düşük veriler çok az sayıda ülkede görülmektedir.
Bu verilerden ülkemizde son dönem böbrek yetmezliği hasta sayısının hızla arttığını, böbrek transplantasyonunun yetersiz sayıda yapıldığını ve transplantasyon sonrası fonksiyone eden graft oranlarının diğer ülkelere göre yetersiz olduğunu görmekteyiz. Transplantasyon sayılarının artırılması konusunda son yıllarda önemli değişimler vardır; ancak graft fonksiyonlarının uzun dönem iyi bir şekilde devam ettirilmesi için bilgi ve tecrübe birikiminin artırılması, deneyimlerin bilimsel ortamlarda paylaşılması ve standardizasyonu için kişisel ve kurumsal girişimlerin artırılması gerekir. Cevap bulunması gereken sorunlar:
Hastaların önemli kısmının transplantasyon merkezlerinde izlenmemesi,
Böbrek nakli yalnızca iyi gelir getiren tek bir operasyon olarak görülmesi, skor yapma hedefi, Sonrası???
Nakil sonrası 1.sene, 2.sene, 3.sene neler oluyor??? (her merkez klinik sonuçlarını bilimsel ortamda açıklamalı),
Nakil sonrası komplikasyonlarda hastaların sahiplenilmesi ciddi sorun, sonraki yatışlar maliyeti ciddi yükseltiyor. Devlete maliyeti artıyor, hastaya büyük zarar veriyor.
Whatsapp hattımızdan müşteri temsilcimiz ile görüşebilir hizmetlerimiz hakkında bilgi alabilirsiniz.